27 Kasım 2019 Çarşamba

Bebeklerin gelişme geriliğinde erken doğum riskli mi?

Bebeklerde gelişme geriliğinin rahim içi ölüme neden olduğunu belirten Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Cüneyt Genç, ''doğum zamanı normal zamandan daha erkene çekilebilir'' dedi.

Rahim içi gelişme geriliğinin anne karnındaki bebeğin gelişiminin standardın altında olması ile kendini gösterdiğini vurgulayan Dr. Genç, "Bebek boy, kilo ve vücut gelişimi bakımından ortalamadan düşük seviyede gelişim gösteriyorsa biz buna 'intra uterin gelişme geriliği' diyoruz.  Bu durumda bebeğin gelişimini doğru tamamlayamaması söz konusu olabilir. Göstergelerin iyi okunması bu açıdan yaşamsal önem taşıyor. Gelişme geriliği yakın takibe alınarak zorunlu hallerde doğum, normal zamanından erkene çekilebilir" diye konuştu. Rahim içi gelişme geriliği nedenleri,


Sigara gelişme geriliğinin en önemli nedenlerinden biri

Gebelik dönemlerinde anne adaylarının beslenmesine her zamankinden daha fazla dikkat etmesi gerekiyor.Uzmanlar, özellikle son 3 ayda bebeğin çok az kilo almasının vakanın en belirgin göstergelerinden biri olduğunu belirtti. Rahim içi gelişme geriliğinin birçok nedeni bulunmakta.İşte o nedenler,

- Anne adaylarının hipertansiyon ve diyabet hastası olması - Anne adaylarının sigara kullanıyor olması - Bazen de bebeklerde meydana gelen da kromozomal bozukluklar rahim içi gelişme geriliğine neden olabiliyor.


Bebeklerin rahimde gelişmediği nasıl anlaşılır?

Bu vakanın en büyük göstergelerinden bir tanesi, bebeğin son 3 ay içinde çok az kilo almış olmasıdır.Vaktinde tanı koyulması rahim içi ölümleri engellemede büyük etki sağlayacaktır.

Doğum erkene alınabilir

Rahim içi gelişme geriliğinin kesin bir tedavisi olmadığını söyleyen Dr. Genç,"Bu durumda doğum zamanı iyi ayarlanmalı. Vaktinde yani bebeğin rahim içinde büyümesi durduğunda, oksijenizasyonu azaldığında doğum yaptırılarak bebeğe zarar gelmesi önlenebilir.  Dr. Genç, bebeğinin gelişiminde sorun yaşayan anne adaylarına ise şu tavsiyelerde bulundu;

-  Bebek gelişiminde sorun yaşayan anneler genel olarak kendi sağlıklarına dikkat etmeli ve sağlıklı beslenmelidirler. - Sigara ve alkolü hayatlarından tamamen çıkartmaları gerekir. - Hızlı kilo alıp vermemelidirler. Kilo takibi yaparak, kalori alımlarını 2500 kalorinin üzerine çıkarmamalıdırlar. - İstirahatleri sırasında genellikle sol tarafa ağırlık vererek yatmalıdırlar. Bu durum,  bebeğe giden kan ve oksijen miktarını arttırmayı sağlayacaktır. - Sıvı tüketimine dikkat etmeliler.


Uygulayacağınız bu yöntemler, bebeğin rahim içinde kanlanmasını arttıracak, büyümeye bir miktar daha katkı sağlayarak anne rahminde bebek için biraz daha zaman kazanılmış olacaktır."


fefe37518ac4428b911b5a08ec3841b6

Hamilelere ödemden kaçınmak için 'tuz ve şeker' uyarısı

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Faruk Buyru, "Anne adaylarının, gebelik süresince tuz ve şekerden olabildiğince uzak durması gerekir. Ödemden kaçınmak için yine ayakları yüksekte tutmakta yarar var." dedi.

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Faruk Buyru, anne adaylarının gebelik süresince tuz ve şekerden olabildiğince uzak durması gerektiğini belirterek, "Ödemden kaçınmak için yine ayakları istirahat halindeyken ya da çalışma esnasında daha yüksekte tutmakta yarar var. Ayağı yüksekte tutmak, tuzsuz ya da az tuzlu yemek tüketmek alınacak en önemli önlemler." dedi.

Prof. Dr. Buyru, yaptığı açıklamada, hamileliklerinin son ayları yaz mevsimine denk gelen anne adaylarının çok zorlandıklarını, çoğu gebenin ödemle karşılaştığını belirtti.

Özellikle bacaklarında ve vücudunda meydana gelen şişlik ve ödemin hamilelerin hareketlerini kısıtladığına ve günlük yaşamını zorlaştırdığına dikkati çeken Buyru, "Önemli olan ödemin bir hastalığın, gebeliğe bağlı 'preeklampsi' dediğimiz gebelik zehirlenmesinin belirtisi olup olmadığının ortaya konulması. Eğer gebenin tansiyonu normal seyrediyorsa sadece ayaklarında ve ayak bileklerinde bir ödem, şişlik varsa bunun bir önemi yok. Ama tansiyon yüksekliğiyle beraberse mutlaka çok yakından izlenmesi ve belirli önlemler alınması gerekir." diye konuştu.

Anne adaylarının ödemden daha az etkilenmesini sağlamanın mümkün olduğunu ifade eden Buyru, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Tuzdan kaçınmak gerekir. Gebeler zaman zaman tansiyonum düştü diyerek (gebelikte tansiyonun düşmesi normal) tuzlu ayran ya da tuzlu yiyeceklere yönelebiliyorlar. Bu çok doğru değil. Anne adaylarının, gebelik süresince tuz ve şekerden olabildiğince uzak durması gerekir. Çünkü düşük tansiyonun halsizlik dışında bir soruna yol açması söz konusu değil ama yüksek tansiyon hem anneyi hem bebeği olumsuz etkileyebilir. Ödemden kaçınmak için yine ayakları istirahat halindeyken ya da çalışma esnasında daha yüksekte tutmakta yarar var. Ayağı yüksekte tutmak, tuzsuz ya da az tuzlu yemek tüketmek alınacak en önemli önlemler."

"Pamuk ve keten kıyafetler tercih edin"

Prof. Dr. Buyru, yaz aylarında gebelik şikayetlerini azaltmanın bir yolunun da sıcağa uygun giyinmek olduğunu vurguladı.

Anne adaylarına pamuk ve keten kıyafetler giymeleri, sentetik giysileri tercih etmemelerini öneren Buyru, hamileleri öğlen sıcağında dışarıya çıkmamaları ve güneşten korunmaları konusunda uyardı.

Hamilelerin diğer insanlardan biraz daha fazla sıvıya ihtiyaç duyduklarını bu yüzden bol sıvı tüketmeleri gerektiğine işaret eden Buyru, "Sıvı tüketirken su, soda, limonata, ayran gibi içecekler tercih edilmeli. Çok şekerli, gazlı içeceklerden uzak durmaları gerekiyor. Çünkü gazlı ya da şekerli içecekler susama hissini artırıyor." değerlendirmesini yaptı.

"Temiz olan denize ve havuza girmenin hiçbir sakıncası yok"

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Faruk Buyru, hamilelere yaz aylarında yüzmeyi önererek, "Gebelerin her dönemde yapabileceği egzersizler, hem kilo kontrolü açısından hem gebeliğin şikayetlerini azaltması nedeniyle önemli. Yaz aylarında en çok yürüyüş ve yüzmeyi öneriyoruz. Gerek denizde gerekse temizliğinden emin oldukları havuzda yüzebilirler. Aynı zamanda sabah ve akşam yürüyüş yapabilirler." şeklinde konuştu.

Havuz suyunun temiz olmasına her zaman dikkat edilmesi gerektiğinin altını çizen Buyru, şunları kaydetti:

"Gebelikte enfeksiyonları da düşünerek biraz daha dikkatli olmakta yarar var. Gerek ilk haftalarda gerek doğuma yakın dönemde denize ve havuza girmenin hiçbir sakıncası yok. Burada önemli olan enfeksiyondan korunmak. Bunun için de denize ya da havuza girip çıktıktan sonra mayoyu değiştirmek, ıslak mayoyla uzun süre dolaşmamak önemli. Çünkü mantar enfeksiyonu, vajinal enfeksiyonlar erken doğumu ya da düşüğü etkileyebilir, tetikleyebilir."

614c6d944c624d59a9f1a37441b7d239

Öpüşme yoluyla bulaşan en yaygın 5 hastalık

Öpüşme yoluyla bulaşan yaygın hastalıklardan haberdar mısınız? Yapılan araştırmalar öpüşme yoluyla bulaşan mikropların % 95'lik bir kısmının tükürük ve burun mukozasında olduğunu ortaya koydu. Herkesin haberdar olması gereken bulaşıcı hastalıkları sizler için topladık, işte o hastalıklar…

Öpüşmek herkesin sevdiği bir eylem, peki öpüşmenin aynı zamanda zararlı bir eylem olduğunu biliyor muydunuz?Öpüşme yoluyla bulaşan ve bağışıklık sistemini zayıflatan birçok önemli hastalık mevcut. Öpüşme yoluyla bulaşan en yaygın hastalıkları sizler için hazırladık, işte bağışlıklık sistemini zayıflatan en yaygın 5 hastalık…


İnfeksiyöz mononükloz

'Öpücük hastalığı' olarak bilinen bu hastalık tükürük yoluyla bulaşan hastalıkların başında geliyor. Hastalığın herhangi bir yaş sınırı bulunmamakla birlikte en çok ergenlik dönemindeki gençlerde görüldüğü biliniyor. Virüs belirtileri arasında ise ateş, boğaz ağrısı ve lenf düğümlerinde şişlik yer alıyor.Nasıl tespit edilir?Belirtileri fark ettiğiniz anda doktora gitmeniz gerekli. Yapılacak kan testine göre hastalık teşhis edilebilir.

Sitomegalovirüs

En yaygın virüs çeşitleri arasında sitomegalovirüs yer alıyor. Bu hastalık cinsel temas, kan transferi ya da vücut sıvılarının direk teması ile bulaşabilen bir hastalık olması sebebiyle dikkate alınması gereken bir virüs türü. Nasıl tespit edilir?Virüsün tespit edilebilmesi için kan örneklerine ihtiyaç vardır. Hastalığın direk bir tedavisi olmadığı için genellikle ilaç kullanımı gerektirmez, hastanın hijyen alışkanlıklarını değiştirmesi hastalığı önleyen önemli bir etken olacaktır.

Diş eti iltihabı

Diş eti iltihabı özellikleri dişleri etkiler ve ağız boşluğu içine sürekli olarak bakteri salgılanmasına neden olur. Diş eti iltihabı belirtileri arasında dişte kanama, kızarma ve şişkinlik yer alır. Nasıl tespit edilir?Diş etlerinde kanama olması ya da şişlik olması halinde zaman kaybetmeden doktora gitmeniz gerekli. Diş eti iltihabı kötü bir nefes kokusuna ve ağrılara neden olacağından en kısa sürede tedavisi yapılmalıdır.

Streptotokal  farenjit

Streptotokal farenjit, ciddi bir boğaz enfeksiyonudur. Enfeksiyonun bulaşıcı olması hastalığa sahip bir kişiyle yapılacak temastan oluşabilir. Enfeksiyona sahip kişinin yanınızda hapşırması bile hastalığı kapmanız için yeterli olacaktır. Virüsün belirtileri arasında baş ağrısı, ateş, şişkinlik, boğaz ağrısı ve tahrişi yer alır.Nasıl tespit edilir?Hastalığın tespit edilebilmesi için boğazdan alınacak bir pamuklu çubuğa ihtiyaç vardır. Bu işlemden sonuç alınamaması halinde doktorun boğaz kültürü işlemi yapması gerekebilir.

Uçuk

Çoğu kişinin günlük hayatta karşılaştığı bir sorun olan uçuk aslında bir enfeksiyon.Herpes(HSV) isimli virüsten kaynaklanan bu virüs öpüşme yoluyla geçer. Virüsün belirtileri arasında boğaz ağrısı, lenf düğümlerinde şişlik ve 3 günden fazla süren ateş gibi belirtiler bulunur. Nasıl tespit edilir?Bir iki hafta içinde geçen uçuğa karşı tropikal krem ya da reçeteli ilaç kullanımı yapabilirsiniz.

Öpüşmeden önce neler yapılmalı?

-Dişlerinizi düzgün bir biçimde fırçalamaya özen gösterin.-Düzenli aralıklarla diş ipi kullanın.-Yılda bir kez diş konrolüne gidin.-Diş fırçanızı 3 ayda bir değiştirin.-Gargara kullanımı ile mikroplardan korunun.

ca098b5d003c4d9084b31bc1a7d322fe

Su kefirinin hiç bilmediğiniz faydaları

Şu sıralar herkes Meksika'dan gelen ve tüm dünyayı saran tanecikleri konuşuyor! Adeta gazlı içeceklere rakip olan ancak onlar gibi zararı olmayan su kefiri, sosyal medyada da fırtınalar koparıyor. Peki sağlıklı yaşamın yeni gözdesi su kefiri nedir, su kefiri nasıl yapılır, su kefirinin faydaları nelerdir? Beslenme ve Diyet Uzmanı Büşra Çengel bakın neler anlattı

Su kefiri nedir?

Fermante bir içecek olan kefir, çok eski zamanlarda Kafkas halkında uzun ömrün sırrı olarak kabul edilirdi. Suyun mayalanmasından elde edilen kefir de içeriğindeki probiyotikler sayesinde hastalıklara karşı mucizevi etkilere sahip. Su kefiri de bildiğimiz kefir gibi ortaya çıkan ve içinde yer alan binlerce yararlı bakteri sayesinde bağırsak florasını düzenleyen çok önemli bir içecek. Bakteri, maya ve polisakkaritlerin kümeleşerek oluşturduğu jel, kristal sağlık tanecikleridir.

Tamemen bitkisel kaynaklı

Bitkisel kaynaklı olması sebebiyle süt kefirinden farklı olan su kefiri, geleneksel kefirin aksine Kafkas değil Meksika kökenli. Tatlı bir öz suyu bulunan opuntia cinsi kaktüsün çevresinden simbiyotik ilişki içerisinde olan bakteri ve maya kolonilerinden elde edilir. Su kefiri üretilmez, ortaya çıkması için elde edilmesi ve çoğaltılması gerekir.

Su kefirinde yoğurttan daha fazla probiyotik var!

Süt ürünleri tüketmeyenler için çok iyi bir seçenek olan su kefirinde yoğurttan çok daha fazla probiyotik vardır. Ayrıca laktoz intoleransı olan kişiler ve veganlar da su kefirini rahatlıkla tüketebilir.

Su kefiri nasıl yapılır?

Faydalı bakterileri içinde barındıran su kefiri gerçek bir sağlık deposudur. Su kristallerini andıran kefir; su, meyve parçaları ve şeker konularak 24-48 saat fermente edilir. Sonuç olarak ise sağlıklı bir içecek ortaya çıkar. Şu an bolca içilen gazlı içeceklere rakip olan su kefiri, mayalandığında laktik asit, ethanol ve karbondioksitli gazlı içecek formu oluşur.

İşte su kefirinin faydaları

En önemli özelliği güçlü bir probiyotik kaynağı olmasıdır. Probiyotikler, kanserin önlenmesinden bağışıklık sisteminin güçlendirilmesine, bağırsak sağlığından hastalıklara karşı korunmaya kadar birçok faydaya sahiptir.

Kabızlığı önlüyor, bağışıklığı güçlendiriyor

Su kefirinin bir diğer faydası ise kanserle mücadele etmesidir. Su kefiri bağırsaklar ve sindirim sisteminin düzenlenmesinde katkı sağlar, aynı zamanda kabızlık çekenler için çok faydalıdır. Fermente ürün olduğundan bağışıklık güçlendirir.

621a67bfb0ae4722a835f43bf8a9f599

25 Kasım 2019 Pazartesi

Emziren annelere 5 önemli yaz önerisi

Emziren annelerin doğum öncesi formlarına dönmek için hızlı kilo verme çabasına girmemeleri gerektiğini vurgulayan Dr. Elif Köşeli Şahin, 5 önemli yaz önerisi ve uyarısında bulundu.

Çoğunlukla yaz aylarında fazla kilolardan hızla kurtulma isteği yaygınlaşırken, çiçeği burnunda anneler de kısa sürede eski formlarına dönebilmek için sabırsızlanıp zayıflamaya yönelik diyetler uygulayabiliyor. Oysa bu durum annenin yanı sıra bebeğe de ciddi zarar verebiliyor. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Elif Köşeli Şahin bebeklerin özellikle ilk 6 ay sadece anne sütüyle beslenmesinin son derece önemli olduğunu belirterek, buna karşın hızlı zayıflama çabasıyla uygulanan diyetlerin anne kadar bebeğini de olumsuz etkileyebildiğini vurguluyor. Özellikle emziren annelerin doğum öncesi formlarına dönmek için hızlı kilo verme çabasına girmemeleri gerektiğini vurgulayan Dr. Elif Köşeli Şahin, 5 önemli yaz önerisi ve uyarısında bulundu.

Sıvı tüketimini artırın

Yaz aylarında emziren her annenin günde 3-3,5 litre su içmesi şart. Bu hem annenin sağlığı hem de anne sütünü artırmak açısından çok önemli. Bunun yanında özellikle her emzirmeden sonra su, süt, şekersiz limonata, ayran gibi bir bardak sıvı tüketmeye özen gösterin.

Her gün sebze tüketin

Zengin vitamin ve mineral içeriğiyle öne çıkan yeşil yapraklı sebzeler hem annenin vücudunu destekliyor, süt üretimini artırıyor hem de emzirme yoluyla bebeğin bağışıklığını güçlendiriyor. Ayrıca diyet dostu olan bu besinler sağlıklı zayıflamaya da katkı sağlıyor.

Ödem atıcı çaylardan uzak durun

Özellikle ödem atıcı çaylar ve kilo verdirmeyi vaat eden ilaçlar bu dönemde süte geçerek bebekte en basit haliyle büyüme gelişme geriliğine, daha ciddi olarak da hayati tehlikelere yol açan organ yetmezliklerine neden olabiliyor. Bu nedenle bu ürünlerden uzak durun.

Tek tip beslenmeyin

Bu dönemde denetimsiz olarak tek tip beslenme modellerini uygulamak annenin yetersiz beslenmesi sonucu saç, cilt, diş ve kemik problemlerine yol açabiliyor. Bazı diyetler bebeğin de yetersiz beslenmesine sebep olarak büyümeyi durdurabilmekle beraber, bazı besinlerin sürekli tüketimi sonucunda bebekte alerjik bulguların ortaya çıkmasına neden olabiliyor. Emzirmenin kendisinin zaten bolca kalori harcattığını unutmayın ve hem bebeğinizin hem kendinizin sağlığını ilk planda tutarak düzenli ve dengeli beslenme tarzı benimseyin.

Kilo vermek için acele etmeyin

Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Elif Köşeli Şahin "Emzirme dönemi anne beslenmesinin en az hamilelik kadar özenli olması gereken bir dönem. Bu dönemde eğer bir diyet uygulamak istiyorsanız mutlaka bir beslenme uzmanı (diyetisyen) kontrolünde ilerleyin. Kilo vermek için acele etmeyin zira öncelik anne ve bebeğin sağlığı olmasıdır" diyor.

a147215fccff492084df4169ec0cd135

Bebeği sakinleştirmek için emzik kullanmak ne kadar doğru?

Birçok anne-babanın bebeğini sakinleştirmek için başvurduğu ilk yöntem emzik oluyor. Ancak bu ne kadar doğru?Emziğin bebeği sakinleştirmede bir araç olarak kullanılmaması gerektiğini söyleyen Prof.Dr. Elif Sepet, bakın neler söyledi

Çocuklarda en sık parmak emme, emzik veya uzun süreli biberon kullanma, dudak ve yanak ısırma, tırnak yeme, diş sıkma-gıcırdatma gibi ağız alışkanlıklarının görüldüğünü belirten Prof. Dr. Sepet, bu alışkanlıklarının belirli bir yaşta bırakılmadığı ya da önlenmediğinde hem süt hem de sürekli dişlerde sorun oluşturacağını söyledi.


Ağız alışkanlıklarının birçok hastalığa da neden olabileceğini belirten Prof. Dr. Sepet, "Ağız alışkanlıklarının süresi, gün içinde uygulanma sıklığı ve şiddetine bağlı olarak dişlerde kapanış bozuklukları, ön dişlerin kapanmaması, diş eti hastalıkları, konuşma bozukluklarına neden olabilmektedir. Bu alışkanlıkların çoğu genellikle fark edilmemekte ya da anne-baba tarafından önemsiz olarak kabul edilmektedir. Klinik muayenede 3-5 yaşlar arasındaki çocuklarda ağız alışkanlıklarının saptanarak sürekli dişler sürmeden önce ortadan kaldırılması son derece önemlidir" diye konuştu.


Aileler ne yapmalı, nasıl davranmalı?

Ağız diş sağlığını bozan alışkanlıkların önlenmesinde ailelere büyük rol düştüğünü ifade eden Prof.Dr. Sepet, "Ailelerin bu konuda bilgi sahibi olması gerekir. Bebeklerde emme içgüdüsünü tatmin eden ve bebeğe güvende olduğu hissini veren emziğin anatomik formda olması ve bebeğin ilk dişlerinin sürmesinden itibaren (6-8 ay) emzik kullanımının yavaş yavaş azaltılması gerekir" ifadelerini kullandı.

Sepet, "Çocuklarda ağız alışkanlıklarının önlenmesinde çocuğun istekli olmasının yanı sıra diş hekiminin ve ailenin çocuğa destek olması ve motive etmesi son derece önemlidir. Aileler bu alışkanlıkları olan çocuklarına sert tepkiler vermemeli, ceza ve kısıtlayıcı yöntemler uygulamamalı. Bazı durumlarda psikolojik destek alınması önerilir. Çocukların iyi davranışlarının övülmesi ve ödüllendirilmesi kötü davranışları önlemek için iyi bir yöntem" dedi.


c6c6d980bbf447d5a3a4c0f5a7113ca5

Satın alırken daha fazla para harcamanız gereken 6 yiyecek

Her gün yediğimiz yiyecekler sağlığımızı etkiler. Bu nedenle, iyi beslenme seçenekleri sağlıklı bir yaşam tarzına sahip olmanın temel bir parçasıdır. Daha iyi kalitede ve besleyici ürünler çok pahalı olsa da, listelediğimiz bu 6 yiyeceğe mutlaka ekstradan para ödeyin. İşte satın alırken daha fazla para harcamanız gereken 6 yiyecek...

Çikolata

Ucuz çikolata çoğunlukla kakao yağı, şeker ve kimyasal maddeler barındırır. Lezzet ve dokusu o kadar iyi değildir ve çikolatanın ağzınızda düzgün bir şekilde erimez. Çikolata için alışveriş yaparken, koyu, düşük şekerli tercih edin. Daha pahalı çikolata vücudunuzun ihtiyaç duyduğu antioksidanları size verecektir.

Ham bal

Market ballarına göre ham bal daha pahalıdır ve pastörize edilemez. Bu nedenle amino asitler,mineraller, vitaminler ve enzimler dahil olmak üzere birçok çeşitli besinler içerir. Bu nedenle bal satın alırken daha iyisini almaya özen gösterin. Kalp hastalığınızı ve kanser riskinizi azaltabilirsiniz.

Et

Daha sağlıklı olabilmek için mutlaka kaliteli et satın almaya özen gösterin. Ucuz ete bazen tuzlu su enjekte edilir. Mutlaka et seçerken kuru, sert ve net bir kırmızı renge sahip olanı seçin.

Somon

Fazla para vermeniz gereken bir diğer besin ise somondur. Çiftlikte yetiştirilen ve denizde yetişen somonun arasında çok fark vardır. Denizde yetişen somon; potasyum, demir ve çinko gibi mineralleri daha yüksektir ve ayrıca daha az yağ içerir, bu da daha az kalori anlamına gelir.

Taze sebze ve meyveler

Organik sebze ve meyve tüketmeye özen gösterin. Geleneksel çilekler, şeftaliler ve ıspanak gibi bazı yiyecekler pestisit kalıntısı ile dolu olabilir. Bu yüzden organik olarak satın alınmaları için ekstra para mutlaka harcayın.

Zeytinyağı

Satın alabileceğiniz en yüksek kalitede zeytinyağı sağlığınız üzerinde ciddi anlamda fark yaratacaktır. Sızma zeytinyağı, işlenmemiş veya kimyasal maddelerle işlemden geçirilmediğinden ve daha yüksek seviyede vitamin ve mineral içerdiğinden daha sağlıklı olarak kabul edilir. Sızma zeytinyağında zeytin tadı daha yoğundur, bu nedenle ekstra para için ödediğiniz tada gerçekten sahip olabilirsiniz.

023eafd742ba486d932a76b0af368e8d

İşte nar suyunun şaşırtan faydaları

Sonbahar ve kış aylarının en güzel meyvelerinden nar, suyu ile de hastalıklara kalkan oluyor. Öyle ki nar suyu yeşil çaydan 3 kat daha fazla antioksidan içeriyor. Narı "İlaç bitki kıvamında bir meyve" olarak tanımlayan İç Hastalıkları Uzmanı Dr.Öğr.Üyesi Selim Kum bakın ne bilgiler verdi

Neredeyse bilinen her antioksidanı içermesiyle meşhur olan nar, havaların soğumasıyla birlikte yeniden tezgahlarda yerini aldı. İçerisindeki B5, B6, C ve E, C, B1 ve B2 vitaminlerinin yanında zengin potasyum, magnezyum ve folat içen bu meyve kışın hastalıklara karşı adeta kalkan görevi görüyor. Yüksek besin değeri ve hoş tadıyla lezzeti kadar insan sağlığına faydada çok özel bir yeri olan nar, suyu ile de tam bir şifa deposu.


Narın faydalı olmadığı bir alanın bulunmadığını ifade eden İç Hastalıkları Uzmanı Dr.Öğr. Üyesi Selim Kum, "İlaç bitki kıvamında bir meyve. Dolayısıyla kalp dolaşım sisteminden beyinle ilgili rahatsızlıklara, cinsel fonksiyon bozukluklarına kadar pek çok rahatsızlığa iyi geldiğini biliyoruz. Çok ciddi bir antioksidan. Yeşil çayın yaklaşık üç katı oranında antioksidan içeriyor" dedi.


Şeker hastaları dikkat!

Nar suyunun günlük tüketiminin en fazla 1-2 bardak olması gerektiğini belirten İç Hastalıkları Uzmanı Dr.Öğr. Üyesi Selim Kum, "Kişiye göre birtakım rahatsızlıklar ortaya çıkabiliyor. Bir bardak nar suyunda yaklaşık 106 kalori mevcut ve bunun 26 gram kadarı şeker. O yüzden şeker hastalarının nar suyu tüketirken biraz daha dikkatli olması gerekiyor" diye konuştu.

Kemoterapi ilacı alanlar...

Nar suyunu herkesin tüketebileceğini ancak bazı dikkat edilmesi gereken durumların olduğunu vurgulayan Selim Kum, "Yapılan çalışmalarda antioksidan etkilerinden dolayı içindeki A, C vitaminleri, folik asit, çinko gibi mineralleri içerdiği için düzenli kullanımı tavsiye ediyoruz.

Kemoterapi hastalarının nar suyunu içerken dikkatli olması gerekiyor. Bu kişilerde ilaç alındığı süre içerisinde kullanmamalarını tavsiye ediyoruz.


Kalp, tansiyon ve kolesterol ilacı kullanan hastalarımızın ise doktora danışmasında fayda var. Hamilelere ise narı suyuyla değil, yiyerek tüketmelerini öneriyoruz" bilgilerini paylaştı.


cb5c87f50c9d480c8abe40e0ace1fd4f

24 Kasım 2019 Pazar

2019 Cannes Film Festivali'nden ilham veren saç modelleri

Bu yaz katılacağınız tören ve partiler için havalı saç modelleri arıyorsanız işte 72. Cannes Film Festivali'nden 2019 yazı için en şık saç modelleri:

Sizin İçin SeçtiklerimizVikings: Free Online GameBu oyun can sıkıntısını sonsuza kadar bitiriyor!Vikings: Free Online GameDesert Order (Strateji Oyunu)Bir uçak seç ve bu Oyunu 2 Dakika oynaDesert Order (Strateji Oyunu)Quasar İstanbulİstanbul'un Kalbinde Quasar İstanbul İle Yeriniz Hazır!Quasar İstanbulTaboola'danTaboola'dan f91adf4b545c41dbb356f42f2a331eeb

Ünlülerin fotoğraflarda çarpıcı görünmesini sağlayan püf noktalar

Her ünlü, fotoğrafta mükemmel gözükebilmek için kendi numarasını oluşturmuş durumda. Kamera açısına göre ünlülerin de görünümü değişebiliyor. İşte o ünlüler...

Blake Lively

Blake Lively dilini ağzının çatısına yükseltince çift çenesi kayboluyor. Çifte çene konusunda endişelenmemek için Blake bu basit numarayı kullanıyor. Boyun kaslarının istemeden büzülmesini sağlıyor.

Nicole Kidman

Nicole Kidman boynunu zorlayınca yüzü daha iyi görünüyor. Bu aktrisin gururlu duruşunu, çene çizgisini çizmenin başka bir yolu olarak nitelendirebiliriz. Nicole omuzlarını aşağı koyup başını yukarı çekince boynunu germiş oluyor. Bu numara, olası cilt kusurlarını ortadan kaldırıyor.

Taylor Swift

Taylor Swift, elmacık kemiklerini güçlendirmek için yanaklarını biraz ısırıyor. Amerikalı şarkıcının akıllıca kullandığı bu ısırma yöntemi, elmacık kemiklerinin güçlü durmasına yardımcı oluyor. Bu numara, çenenin etrafındaki belirgin kıvrımlar ile anlaşılabilir.

Megan Fox

Megan Fox dilini daha seksi görünmek için gösteriyor. Megan bu basit numara sayesinde cinselliği arttırıyor. Bazen, garip görünse de bu onun karizmasını veya çekiciliğini etkilemiyor.

Julia Roberts

Julia Roberts gözlerini oalbildiğince açıyor. Bu aktrisin ünlü Hollywood gülüşünde bir numara saklı. Geniş bir şekilde gülümserken, gözlerini de açmayı unutmuyor. Bu yöntem onu daha iddialı bir görünüm sahibi yapıyor.  Göz etrafındaki küçük kırışıklıkların oluşmasını da engelliyor.

Jennifer Lawrence

Jennifer Lawrence kaşını kaldırıyor ve gözlerine odaklanmıyor. Bu etkiyi elde etmek için Jennifer, kameranın yönüne bakıyor, aynı zamanda gözlerini başka bir yere odaklayabiliyor. Gizemli, dalgın bir bakış açısı yaratmaya yardımcı oluyor.

Meghan Markle,

Meghan Markle, izleyicisine daha yakın olabilmek için başını büküyor.Meghan programlarda arkadaşça bir görüntüye sahip olabilmek için kafasını eğiyor ve nazik gülüşü onu daha samimi görünen biri haline getiriyor.

Kirsten Dunst

Kirsten Dunst ağzının yarısı ile gülümsüyor. Hemen hemen her fotoğrafta aynı gülümsemeye sahip olan Kristen, bu gülümsemeye bağlanmış durumda.

95855eca6da444789860254ccd06bb4c

20 Kasım 2019 Çarşamba

Yenilmesi tehlikeli olmayan ilginç gıdalar

Teknolojinin ilerlemesiyle yenilemez dediğimiz şeyler bile yenilebilir hale dönüştürülüyor artık. Yeni icatlar sayesinde tüketim şeklimiz de değişiyor. Fakat çoğumuzun bilmediği bazı eski doğa parçaları, insanlar tarafından güvenle tüketilebilir...

Kil

Genel olarak güzellik endüstirisinin büyük bir parçası olduğu için hepimiz kilin güzellik yararlarını biliyoruz. Bununla birlikta Orta Doğu ve Afrika olmak üzere insanlar kili diyetlerinin bir parçası olarak kullanıyor.Kil, çinko eksikliği olan kişiler tarafından bir ek olarak kullanılıyor. Ayrıca bağırsaktan toksinleri kaldırarak sağlıklı sindirimi destekler.

Altın

Altın, kimyasal reaksiyona girmez ve bağırsak için emilmeden sindirim sistemine geçebilir. 24 ayar altın genellikle yaprak veya pul halinde satılır. Bu, tüketim için en saf altın formudur. Altın yaprakların 24 ayar değerinden daha az olması durumunda, diğer kimyasal maddeler nedeniyle daha az saf hale gelir ve yemek için güvenli olmaz.

Horoz ibiği

Bu yiyecek görüntüsünün yanı sıra yenilebilir olmakla birlikte lezzetli de. Bu gıda Çin ve Fransa gibi mutfaklarda garnitür şeklinde servis ediliyor.

Yumurta kabukları

Son zamanlarda yumurta kabuklarının büyük bitki gübresi olduğu kanıtlanmıştır. Ancak şaşırtıcı olan, yüksek mineral içerdiğinden dolayı bir kalsiyum takviyesi olarak tüketilebilmesidir. Elbette tüketmeden önce alınması gereken bazı önlemler vardır. Yumurta kabuğu organik olmalı ve kaynatılmalıdır. Buna ek olarak ezilerek iyice küçük hale getirilmeleri gerekiyor. Bu gibi maddeler yüksek civa gibi büyük miktarlarda toksik metal içerdiğinden yumurta kabuklarını tüketmenin bazı zararları olabilir.

Ağaç kabuğu

Ağaç kabuğu en başından beri neredeyse herkes tarafından bir kez tüketilmiştir ve en çok tüketilen kabuk tarçındır. Ağacın iç kabuğu kısmına kambiyum denir ve araştırmalara göre çam ağacı kabuğu sağlık açısından yararlıdır. Glikoz seviyelerini düşürür ve bağışıklık sistemini güçlendirir.

Kaktüs

İlk bakışta kaktüsün yenilebilir bir şey olduğunu düşünmek size garip gelebilir. Ancak dikkatle hazırlandıktan sonra kaktüs birçok şekilde servis edilebilir. Nopal adı verilen kaktüsün salatalık gibi bir tadı vardır ve antioksidan içerir.

Deri

Kimyasal olarak işlenmiş derilerin parlak ve dış tarafına aldanmayın. Çünkü en saf haliyle deri yenilebilir. Örneğin Ponmo, sığır etiyle tüketilmek üzere işlenmiş inek derisidir ve Nijerya'da çok yaygındır. Bununla birlikte bu yiyeceğin sağlıklı olup olmadığı konusunda bazı anlaşmazlıklar vardır. Bilim adamları derinin hiçbir besin değerine sahip olmadığı sonucuna ulaşmışlardır.

Karahindiba

Karahindiba bu listedeki en sağlıklı ve yenilebilir bitkidir. C vitamini, A ve K vitamini bakımından zengin olan bu yiyecek, içerisinde demir ve potasyum barındırır. Buna ek olarak birçok kültürde iltihapları tedavi etmek ve farklı ilaçlar hazırlamak için ilaç olarak kullanılırlar.

Kuş yuvası

Yenilebilir kuş yuvaları, yüksek besin değeri nedeniyle Çin'in gıda endüstirisinin büyük bir bölümüdür. Hazırlanması zor olduğundan maliyeti 4.000 dolardan fazladır. Bu gıda zengin protein, amino asit ve anti enflamatuar özellikleriyle doludur. Geleneksel olarak çorbalarda tüketilir.

08045e54dd77446a8eb132c3e1df27ab