23 Nisan 2020 Perşembe

Çocuk ve genç ölümlerinin nedeni

statistiklere göre, 2013 yılında dünya çapında 7,7 milyon çocuk ve genç ölümü görüldü. B



statistiklere göre, 2013 yılında dünya çapında 7,7 milyon çocuk ve genç ölümü görüldü. B
Yapılan yeni bir araştırmanın sonuçlarına göre, dünyada çocuklarda ve ergenlikteki gençlerde görülen ölümlerin yaklaşık yarısı, beş sebepten oluyor. 
 
İstatistiklere göre, 2013 yılında dünya çapında 7,7 milyon çocuk ve genç ölümü görüldü. Bu ölümlerin büyük çoğunluğunu – 6,3 milyon – 5 yaş altı çocuklar yaşadı. 5-9 yaşlar arası çocuk ölümleri, yaklaşık 480.000 iken, 10-19 yaş arası çocuk ölümleri 970.000'di.
 
5 yaş altı çocuklarda görülen ölümlerin ana sebebi, zatürree ve bronşit gibi solunum yolları enfeksiyonlarıydı – bahsi geçen rakam ise yaklaşık 900.000.
 
Araştırmaya göre, bu yaş grubundaki diğer dört ana ölüm sebebi ise erken doğum komplikasyonları, doğum travması ve asfeksi sonrası yeni doğan ensefalopatisi, sıtma ve ishalli hastalıklar oldu.  
 
Biraz daha büyük çocuklarda, 2013 yılındaki ana ölüm sebebi ishalli hastalıklarken, ergenlik dönemindeki gençlerde ana ölüm sebebi, yol yaralanmaları oldu.
 
Araştırmacıların ifadelerine göre, çocuklarda ve gençlerde yaşanan ishalli hastalık kaynaklı ölümlerin yaklaşık yarısı, yalnızca 5 ülkede yaşandı: Hindistan, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Pakistan, Nijerya ve Etiyopya.
 
Araştırma, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde, çocuk ve genç ölümlerinin ana sebepleri arasındaki çarpıcı farkı da gözler önüne serdi. Örneğin; Kuzey Amerika, Avustralya, Avrupa ve Güney Amerika'nın büyük çoğunluğunda, 2013 yılında bu yaş grupları arasındaki ana ölüm sebebi, doğumsal bozukluklar oldu.
 
Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezinin verilerine göre, ABD'de 1 yaş üstü çocuklarda ana ölüm sebebi, kasıtsız yaralanmalar. Bu kategori, araba kazaları, boğulmalar ve kasıtsız silah yaralanmalarından kaynaklanan ölümleri de kapsıyor.
 
Araştırmacılara göre, solunum enfeksiyonları ve ishalli hastalıklar da dâhil olmak üzere, dünya çapındaki en yaygın ölüm sebepleri, hava ve su kalitesini artıracak adımların atılması ile son derece önlenebilir durumdalar.
 
Araştırma kapsamında, dünya çapındaki çocuklar ve gençlerde, 2013 yılındaki sakatlık sebepleri de incelendi. Tüm yaş gruplarındaki çocuklarda ve gençlerde, 'engel ile yaşanan yıl sayısı'nın en çok demir eksikliği anemisi sonucunda görüldüğü ortaya kondu. Anemi yaygınlığı Afganistan'da en yüksek seviyede olsa da Hindistan, Çin ve Nijerya'nın demir eksikliği anemisi vakalarını en çok artıran ülkeler olduğu görüldü.  
 
Sakatlıkların ikinci ana sebebi ise cilt hastalıkları - spesifik türü yaş grupları arasında değişse de. Araştırmaya göre, çocuklar çoğunlukla viral cilt hastalıklarından etkilenirken, ergenlikteki gençler çoğunlukla akne gibi sorunlarla mücadele ediyorlar.
 
Sakatlıkların üçüncü ana sebebinin ise depresif bozukluklar olduğu görüldü. Bu sorunlar, küçük çocuklara kıyasla, ergenlikteki gençlerde çok daha yaygın.
 
Araştırmacılar, çalışmanın sınırları konusunda uyarı yapmak gerektiğini de not ediyorlar; örneğin birçok ülkede ölüm sebeplerinin kesin kayıtları mevcut değil.
Kaynak: 



4f3cea1d885a409e8c2f55e86a70bb6b

Kolları güçlendirmek için yoga

Özellikle kol kaslarına ve eklemlerine odaklanarak yapacağınız bu yoga pozları, kısa sürede kollarınızın güçlenmesini kolaylaştıracak.

Kol kasları, onları ne kadar sık kullanırsak kullanalım kolayca büyüyüp güçlenmez. Kollarımızı güçlendirmek ve şekle sokmak için daima özel çaba harcamamız gerekir. Eğer yoga yapıyorsanız, tüm vücudunuzu çalıştırırken aynı zamanda kollarınızı da güçlendirecek bu yoga pozlarını pratiğinize dahil edebilirsiniz. Özellikle kol güçlendirme çalışmak istiyorsanız, sırasıyla bu pozlardan oluşan bir akışı her gün ya da gün aşırı yapabilirsiniz. En güzel tarafı, hareketleri yaptıkça kısa sürede kolaylaştıklarını, yani kollarınızın güçlendiğini fark edecek olmanız. Basitçe kollarınızı esnetip hareket ettirerek başlayın. Sağa sola sallayın, birkaç kez öne ve arkaya büyük daireler çizin. Kollarınız iyice ısındıktan sonra hareketleri yapmaya başlayın.


Aşağı bakan köpek

Dört ayak pozuna gelin, dizlerinizin ve ellerinizin üzerinde durun. Dizleriniz kalçanızın altında, elleriniz ise omuzlarınızın altında hizalı olmalı. Buradan kalçanızı yukarı kaldırarak aşağı bakan köpek pozuna geçin. Eğer bacaklarınız dümdüz uzanmıyorsa dizlerinizi hafifçe bükebilirsiniz. Ellerinizle güçlü bir şekilde yeri itin. Bütün parmaklarınızın aktif olduğundan emin olun. Burada pozun içine yerleşebilir ve kollarınızı çalıştırmak için hareketleri çeşitlendirebilirsiniz. Bacaklarınızı hafifçe hareket ettirerek belinizi esnetin, kuyruk sokumunuzu iyice yukarı, tavana doğru yöneltin. Sırtınız dümdüz uzarken, kollarınızdaki her bir kasın çalıştığını hissedin. Daha sonra burada tek bacağınızı yukarı kaldırıp indirin, sonra diğerini. Tekrar dört ayak pozuna gelin, dinlenmek için bir süre çocuk pozunda kalabilirsiniz. Sonra tekrar yükselin, aşağı bakan köpek pozuna dönün, bacaklarınızı hareket ettirin ve tekrar çocuk pozuna gelin. Bu seriyi birkaç kez tekrarlayın.


Plank

Aşağı bakan köpek pozundayken, kollarınızı uzun ve güçlü tutarak kalçanızı aşağı indirin ve plank pozuna geçiş yapın. Burada kalmak sizin için zorlayıcıysa, tekrar çocuk pozuna dönün, aşağı bakan köpek için tekrar yükselin ve tekrar plank pozuna gelin. Bunu da birkaç kez tekrarlayın. Nefesinizi tutmamaya, hareketleri nefesle birlikte yapmaya özen gösterin.


Yukarı bakan köpek

Bir sonraki plank pozundan sonra yüz üstü yere uzanın ve bir süre belinizi dinlendirin. Sonra ellerinizi omuzlarınızın yanına koyun ve hafifçe başınızı yukarı doğru kaldırıp göğüs kafesinizi yukarıya doğru açmaya başlayın. Burada birkaç nefes kaldıktan sonra tekrar yere gelin ve seriyi birkaç kez tekrarlayın.


Arkada kol germe

Sağ elinizi yukarı kaldırın, kolunuzu iyice uzatın. Sonra sağ elinizi ensenize doğru uzatın ve sol elinizle arkaya uzanıp sağ elinizi yakalayın. Omurganız dik, göğüs kafesiniz açık bir şekilde birkaç nefes boyunca burada kalın. Daha sonra sol elinizle aynısını yaparak tarafı değiştirin. Eğer elleriniz birbirini yakalayamıyorsa, şimdilik tişörtünüze tutunun ya da ellerinizi gittiği yerde bırakın. Kısa sürede kollarınız esnemeye başladığında rahatlıkla tutabileceksiniz. Çalışmanız bittikten sonra kollarınızı tekrar sallayıp hareket ettirerek soğumayı ihmal etmeyin.


fc9d9a3d51fe4be6afa4e194be838403

16 Nisan 2020 Perşembe

Meydanlar şehri Bologna

İtalya'nın mutfağıyla, geçmişiyle, mimarisi ve hayat tarzıyla en özel bölgelerinden Emilia Romagna'da yer alan Bologna, alışveriş ve yemek tutkunlarının da es geçmemesi gereken şehirlerden...



İtalya'nın mutfağıyla, geçmişiyle, mimarisi ve hayat tarzıyla en özel bölgelerinden Emilia Romagna'da yer alan Bologna, alışveriş ve yemek tutkunlarının da es geçmemesi gereken şehirlerden...
Emilia Romagna bölgesi; iyi korunmuş şehir merkezi, canlı gündelik hayatı ve baş döndüren mutfağıyla İtalya'yı kalbinden vuracağınız bir coğrafya. Bölgenin başkenti Bologna ise Avrupa'nın en önemli Ortaçağ şehirlerinden biri. Çevresini saran Floransa, Parma, Ferrera, Modena, Piacenza, Ravenna, Forli, Reggio Emilia gibi diğer önemli yerleşimler sayesinde, daha büyük keşifler için fazlasıyla ilham verici. Genç nüfusu sayesinde çevrede, Avrupa şehirlerinde nadir rastlanacak türden bir hareketlilik hâkim.
 
Aynı zamanda Avrupa'nın en iyi korunmuş şehir merkezlerinden birine sahip. Zengin tarihi, görkemli yapıları, hayran bırakan doğasıyla olduğu kadar 24 saat canlı gündelik hayatı, üniversitesi ve baş döndüren mutfağıyla da keşfedilmeye değer. Bu şehir büyüleyici meydanlarından dar sokaklarına kadar etkileyici ortaçağ izleriyle dolu. Kente ilk bakış için rotanız San Luka Bazilikası olmalı; çünkü burasıBologna'nın en yüksek noktası. Yaklaşık 8 kilometrelik kemerli bir arkı yürüyerek ya da dolmuşla ulaşabileceğiniz bu noktada şehrin tüm görkemi gözlerinizin önüne seriliyor.
Hayranlık uyandıran meydanlar
 San Luka'dan sonra şehrin merkezinde başlayan yürüyüşünüz, hayranlık uyandıran meydanlarla sık sık bölünebilir. İçlerinde en ünlüsü ise Maggiore Meydanı; ki şehrin kalbi de burada atar, kentteki tüm yollar burada kesişir, nefes almak veya kahvelerini yudumlarken derin sohbetlere dalmak isteyenlerin buluşma noktasıdır. Meydanda yaz boyu gerçekleştirilen film gösterimleri ve konserler ise ortalığı iyice hareketlendirir.
 
Maggiore Meydanı'nın simgesi ise San Petronio Bazilikası. Yapımına 1390 yılında başlanan ve dünyadaki en büyük beşinci katedral olan bu yapının ana girişinde 15. yüzyıl sanatçısı Jacopo della Quercia'nın etkileyici yarı kabartma eserlerinden bir koleksiyona rastlıyorsunuz. Cappella dei Re Magi'de ise İtalya'nın en eski orgu, Dante'nin İlahi Komedya'sından sahneleri resmeden freskler ve devasa bir güneş saati yer alıyor.
"Kızıl şehir"
 Bologna, tarihi yapılarla dolu bir şehir. Şehrin önemli simgeleri arasında, meşhur Neptün Meydanı'ndaki Neptün Çeşmesi bulunuyor. Tomasso Lauretti tarafından 1563'te yapılan çeşme kentin bir başka buluşma yeri. 1563-1566 yılları arasında yapılan bu heybetli çeşme, Papa'nın gücünün simgesi olarak inşa edilmiş. Alt tarafındaki küçük meleklerse o dönemde keşfedilmiş dört farklı nehri simgeliyor: Ganj, Nil, Amazon ve Tuna. Şehrin tarihi mirası o denli yoğun ki bir yapıdan diğerine geçmek kaçınılmaz. Mesela bir diğer simge olan "İkiz Kuleler"e (Le Due Torri) gözünüz mutlaka takılacaktır.
Porta Ravegnana Meydanı'nda yer alan iki kuleden yüksek olanı Asinelli Kulesi 1109-1119 yılları arasında inşa edilmiş. 97.20 metre yüksekliğinde ve 498 basamakla çıkılıyor. Hemen hemen aynı tarihlerde inşa edilen diğer kule Garisenda ise 47 metre boyunda. Bitmek bilmeyen 498 basamağı aşıp tepeye ulaşanlar kızıl bir kentle karşılaşıyor ve kendini Bologna'nın merkezinde, tüm yolların kesiştiği o noktada buluyor. Burası aynı zamanda Dante, Erasmus ve Kopernik'i yetiştiren Avrupa'nın en eski üniversitesine ev sahipliği yapıyor. Bu efsane üniversite, bugün Bologna'nın her yerine yayılmış 100 bin kişilik kocaman bir şehir gibi.
Festival zamanı
 Bologna bir kültür-sanat ve festival şehri. Özellikle Bologna Festivali, kentteki bütün salonlarda ekim ayının sonuna kadar süren bir dizi etkinlikle kaliteli bir klasik müzik seçkisi sunuyor. Eylül ise bu festivalin en canlı olduğu ay. LA GRASSA! Bologna mutfağı gerçekten keşfedilmeye değer. Zira kente boşuna La Grassa ('yağ/şişman') dememişler... En iyi İtalyan yemeklerini sunan kocaman ve lüks restoranlardan başlayıp aileler tarafından işletilen zarif trattoria'lara uzanan yelpazeden bir seçim yapmakta zorlanabilirsiniz. Lazanya, tortelloni brodo (et suyu) ve tagliatelle al ragù (et sosu) gibi bütün Bolonez klasikleri listenizde olsun.
Bolonga'nın yerel dükkanları
 daki gurme turuma Simoni Şarküteri'nin sahibi Davide'le tanışarak başlamıştım. Simoni'nin bulunduğu Via Drapperie'de yan yana dizilmiş şarküteri ve manavlar adeta Emillia Romagna mutfağının zenginliğini sergiliyor. 1860'tan beri açık olan Campora, Piazza Maggiore Meydanı'nda yer alıyor. Burada özel yapım şemsiyeler bulacaksınız. Pescherie Caddesi'nde fazlasıyla yiyecek dükkânı bulunuyor. La Baita'da ev yapımı peynirler, yemekle ilgili aklınıza gelebilecek her çeşit ürün elinizin altında.
Alışveriş
Melloni Charme: Saf ipek ve yün ürünleriyle Bologna'da bir klasik. Via Castiglione, 5a
Oreficeria della Vita: 1907 yılında kurulan Oreficeria della Vita mücevher ve saatin adresi.
Libreria Nanni: Şehrin en eski kitapçısı. 1920'li yılların Paris'ini andıran kitap stantları ve antika değeri taşıyan kitaplarıyla ünlü.
Yeme-içme
Leoni: Omzunda pek çok Michelin yıldızı bulunan şef Marcello Leoni şehrin en iyilerinden.
Torre Prendiparte: Size hem oda kahvaltılı konaklama hem de kulenin tepesinde şehrin en iyi panoramik görüntüsü ve ona eşlik eden nefis tatlar sunuyor.
Zanarini: Cafe Zanarini, şehrin belki de en iyi brasserie'si. Fiyatlar biraz el yaksa da atmosferi ve nefis kahveleri için gidilmeye değer.
Les Rois du Monde: Galeri ve sanat merkezlerinin ortasında bir bistro. Özellikle arka odada sergilenen eserleri görmelisiniz.
Otomobil meraklısına
Otomobil sektörünün yıldızları da burada. Efsane motor Ducati'nin öyküsü 1926 yılında Bologna'da başlar. Maranello'da ise binlerce kişi dünyanın bir numaralı otomobili Ferrari'yi üretir. Bologna Lamborghini'nin de doğum yeri diyebiliriz. Ve Maserati de Bolognalı. Hal böyle olunca şehrin ünlü otomobillerinin öyküsünü anlatan Museum Ferruccio Lamborghini ve Museo Casa Enzo Ferrari gibi otomobil müzeleri kurulmuş. Efsane motorun tarihini sergiliyor.
 
Levent Özçelik
 
 



f19dd6be9cc8444180ecce7c6c7669a2

Çalışmak için en çok gidilen 7 ülke

Kimileri doğduğu şehirlerde iş hayatını sürdürürken; kimileri ise binlerce kilometre uzaklıkta bambaşka ülkelerde çalışıyor. Peki çalışmak için hangi ülkeler ideal?

Kanada

Yaşam standartlarının yüksek olduğu bu ülkede, iş olanaklarının da iyi derecede olduğu söylenebilir. Özellikle de eğitim açısından en çok tercih edilen ülkelerden birisi olduğu için, oldukça tercih edilen bir ülkedir. Daha iyi koşullarda yaşamak isteyen kişilerin de en çok tercih ettiği ülkeler içerisinde yer alan Kanada'nın OECD (Daha İyi Yaşam İndeksi) içerisinde ilk beşte yer aldığı görülüyor.

Kanada kişilere vatandaşlık hakkı da tanıyor. Kanada içerisinde 3 yıl gibi bir süre zarfında yaşayan kişilere ek olarak Kanada vatandaşlığı da getirilmiş durumda. Dilenirse aileler Kanada içerisine yerleştirilebiliyor. Finans ve ekonomi anlamında çalışmak isteyen kişilerin gözü kapalı yerleşebileceği ülkelerden birisi olarak görülmekte.


Norveç

Yüksek maaşlı bir şekilde çalışmak isteyen kişiler için önerilebilecek olan ülkeler arasında Norveç yer almakta. Norveç maddi anlamda diğer İskandinav bölgeleri ile dolgun maaşlarıyla benzerlik göstermekte. 33.492 dolar yıllık maaş ortalaması olan ülke içerisinde, doğal kaynaklarda oldukça zengindir. İş açısından cazip fırsatların sağlanabileceği bir ülke olan Norveç'te balıkçılık da yaygın bir meslek olarak ülke ekonomisine büyük katkıda bulunmaktadır.


Amerika Birleşik Devletleri

Ülke içerisinde kişilerin birbirine karşı olan saygısından dolayı, ABD oldukça yüksek derecede göç alan ülkeler arasında yer alıyor. Bundan dolayı da ülke içinde yaşayan halkın her zaman insani değerleri ön planda tutması ve buna bağlı olarak da çalışma koşullarının en iyi derecede tutulması söz konusu ülkeyi çekici kılıyor. Bilişim alanında oldukça gelişmiş olan ülkede, finans alanında da çalışmak mümkün. Ayrıca ABD içerisinde yaşayan bir akrabanız varsa, mülteci olarak da çalışma fırsatı elde edebilirsiniz.


Almanya

İşsizlik oranının %5 gibi oldukça düşük olması, Almanya üzerinde çalışma imkanını arttırmakta. Ülkemizden yoğun göç alan Almanya'da çalışma şartlarının işe bağlı olarak değişebileceği söylenebilir. Kimi zaman oldukça yoğun tempo ile çalışmak zorunda olmak tüm ülkelerde olduğu gibi Almanya için de geçerli olabilecektir. Özellikle ülke içinde 3 milyon gibi büyük bir Türk nüfusuna sahip Almanya'da psikolojik açıdan da kolaylıkla uyum sağlayabilirsiniz.


İsviçre

Yüksek maaş kazanma amacı taşıyan kişilerin en çok tercih ettikleri ülkeler içerisinde yer alan İsviçre'de yıllık ortalama kazanç 188.280 dolar olarak görülüyor. Bu da İsviçre'yi çalışma alanında oldukça çekici kılıyor.


Brezilya

İnsanlarının oldukça sıcak olduğu ülkeler içerisinde yer alan Brezilya'da kültürel olarak etkileşimlerin de yaşanmasından dolayı, genellikle ülkeye giden kişilerin yabancılık çekmediği gidenler tarafından her zaman vurgulanmakta. Çalışmak için gitmek isteyen kişilerin de özellikle bir şirket üzerinden davet alarak çalışmaya başlaması mümkün. İş yaşamında daha da ilerlemek isteyen kişiler de küçük işler ile başlayıp sonrasında çalışma koşullarını değiştirmekte ve ilerleyebilmektedir.


Rusya

Genel olarak Rusya ile büyük ticaret hacmi olan ülkelerden birisi de Türkiye. Bundan dolayı Rusya'nın istihdam konusunda Türklere karşı sıcak baktıkları düşünülmekte. Kalifiye elemanın Rusya içerisinde oldukça az olmasından dolayı, eleman ihtiyacı her daim mevcut. Yaşam koşullarına ve soğuk iklim şartlarına uyum sağlayabilecek olan kişilerin, bu ülkeyi tercih etmesi öneriler içerisinde yer alıyor.

 

İçerik: Biletall.com


8e23a2fe58ba43e0881fa88426068fa4