26 Mart 2020 Perşembe

Yeşil çay içmek ömrü uzatıyor

Bilim insanları, haftada en az üç defa yeşil çay tüketmenin kalp damar rahatsızlığına bağlı ölüm riskini azalttığını ve ömrü uzattığını ortaya kondu.

Çin Tıp Bilimleri Akademisi Pekin Birliği Tıp Koleji'nin Ulusal Kalp ve Damar Hastalıkları Merkezi'nden araştırmacılar, geçmişte kalp krizi, felç veya kanser gibi hastalıklar geçirmeyen 100 bin 902 Çinli'yi, haftada üç kez veya daha fazla yeşil çay içen "sürekli içiciler" ile hiç çay içmeyen veya daha az çay tüketenler olmak üzere iki gruba ayırdı.


Yedi yılın ardından yapılan analizlerde bilim insanları, düzenli çay içenlerde kalp hastalığı ve felç geçirme riskinin yüzde 20, bu iki hastalığa bağlı ölümlerin de yüzde 22 düştüğünü tespit etti. Araştırma, 50 yaşında düzenli çay içen bir kişinin, düzenli çay içmeyenlere göre 1,26 yıl daha uzun yaşadığını ortaya koydu.


Araştırmacı Dr. Dongfeng Gu, yaptığı yazılı açıklamada, "Alışılmış çay tüketiminin koruyucu etkilerinin erkekler için daha belirgin, kadınlar için ise daha az olduğunu gördük." değerlendirmesinde bulundu.Bu durumun sebebinin araştırmaya katılan erkeklerin kadınların iki buçuk katı kadar çay tüketmesi olabileceğini belirten Dongfeng, "Çalışmadaki erkeklerin yüzde 48'i, kadınların ise yüzde 20'si düzenli çay içiyordu." ifadelerini kullandı.


Dongfeng, yeşil çayda özellikle flavonoid kaynağının zengin olduğunu ve bu biyoaktif bileşiklerin kalp ve damar hastalıklarına karşı koruyuculuk sağladığını vurguladı.


Çay içme alışkanlıklarının bölgeden bölgeye değiştiğini anımsatan Dongfeng, bulguların siyah çayın daha popüler olduğu Batılı ülkeler için geçerli olmayabileceğini aktardı.Dongfeng, araştırmada, çay tüketen kişilerin çoğunluğunun yeşil çayı tercih ettiği bilgisini paylaşarak, çalışmaya katılan düzenli içicilerin sadece yüzde 8'inin siyah çay içtiğini kaydetti.


02df164f15914219a8be6becbbc5f45d

Prostat kanserinde Fokal HIFU Terapi

Ürolojik Robotik Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Volkan Tuğcu, prostat kanserinde güncel bir tedavi olan HIFU tedavi tekniği hakkında bilgiler verdi.

Lokal prostat kanseri ne demektir?

Lokalize prostat kanserinde (yani kanserin henüz tamamının prostat dokusu içinde olup çevre dokuların salim olduğu evrede) HIFU primer tedavi yaklaşımı olarak uygulanmaktadır. Prostat büyümesi için ameliyat yapılan hastalarda tesadüfen prostat kanseriyle karşılaşılabiliyor. Benign prostat hiperplazisi (BPH-iyi huylu prostat büyümesi) tanısıyla açık ya da endoskopik cerrahi gören hastaların %12'lik bir kısmında insidental-tesadüfen prostat kanseri görülebilmektedir. Bu hastaların kanser açısından ilave tedaviye ihtiyaçları vardır fakat klasik tedaviler lokal prostat kanseri tedavisini daha ağır komplikasyonlarla geçirmelerine yol açabilir. Primer prostat kanserinde tümöre odaklı Fokal HIFU tedavisi ile hastalara daha az komplikasyonsuz bir süreç sağlanabilmektedir.

Primer prostat kanserinde Fokal HIFU (tümöre odaklı) tedavi nedir?

Prostat kanserinde gereğinden fazla tedavi durumları (overtreatment) görülmektedir ve daha az invazif ve yeterli tedavilere ihtiyaç çok yüksek düzeydedir. Bu nedenlerle prostatta tek odakta düşük riskli tümörü olan hastalara bu tip bir tedavi stratejisi uygulamaktır. Amaç tek odaklı, lokalize prostat kanseri vakalarında TUR yapmadan parsiyel ve tümöre sınırlı bir tedavi stratejisi planlamaktır. Bu tip tedavinin başarısızlık ya da nüksetme durumunda total/radikal dönüşüm şansı da bulunmaktadır. Bir tarafta sfinkter fonksiyonu ve seksüel performansın korunması amaçlanır. Diğer yandan bekle-gör durumunda hastanın yaşayacağı psikolojik stres durumu rahatlar. "Gereğinden fazla tedavi" sorusuna karşı prostat kanserinin fokal tedavisi, non-invazif bir yöntendir.

Prostat kanserinde Focal HIFU tedavisi hangi hastalar için uygundur?

HİFU işlemi, genel anestezi altında yapılan, non-invazif, tek seansta bitirilen bir tedavidir. İşlemde rektuma yerleştirilen ve açılı piezoelektrik kristal içeren kaşık şekilli bir aplikatör ve yayılan ultrasonografik dalgaları bir noktaya odaklayan ultrasonic tarayıcı kullanılır. Aplikatörlerin HIFU ateşleme sıralaması, yoğunluğu ve süresi her vaka için özeldir. Aplikatörlerin işlem esnasındaki intrarektal pozisyonu 3 boyutlu olarak bilgisayarlı algoritmayla belirlenir, yapılan ölçümler 3 boyutlu görüntü ile kontrol edilir, düzeltilir ve tedavi planına göre her lezyon için otomatik ve anlık gerçek zamanlı ultrasonik görüntüleme yapılır. Böylece HIFU uygulamasında en yüksek intraoperative keskinlik sağlanır ve bu HIFU işlemini uygulayan teknolojileri "akıllı cerrahi robot" yapan özelliktir.

HIFU, primer prostat kanserinde lokal tedavi, radyoterapi ve cerrahi başarısızlığı sonrası salvaj tedavi ve lokal ileri evre prostat kanserinde birlikte destek tedavi olarak uygulanan güncel bir tedavi yöntemidir. TUR ile entegre edildiğinde "Radikal HIFU", TUR'dan ayrı non-invazif olduğunda fokal HIFU olarak uygulanır. Değişken ve uzun süreli bir hastalık olan prostat kanserinin tüm tedavi süreci göz önünde bulundurulduğunda, HIFU çok yönlü bir tedavi tekniğidir. HIFU herhangi bir klasik tedavi yöntemiyle kıyaslanmamaktadır ancak hastalığın seyri boyunca endikasyonları tüm diğer tedavilerle çakışabilir, alternatifler yaratabilir. İlaveten işlemin tek seansta yapılabilmesi ve düşük işlem esnası ve sonrasında yan etkilerin düşük olması ve non-invazifliği dolayısıyla her yaş ve her sağlık durumunda hastada uygulanabilir görünmektedir.

Prof. Dr. Volkan Tuğcu

d8e595ef8a50484a97271bcaad094f93

13 Mart 2020 Cuma

Genital uçuğa iyi gelen doğal tedavi yöntemleri

Genital uçuk cinsel yolla bulaşan bir hastalıktır. Bu hastalığın tedavi edilmesi oldukça zordur. Bu nedenden dolayı sizlere evde uygulayabileceğiniz doğal tedavi yöntemlerinden bahsedeceğiz. İşte genital uçuğa iyi gelecek olan doğal tedavi yöntemleri.

Genital uçuk cinsel yolla bulaşan tedavisi zor olan bir hastalık çeşididir. Genital uçuğun tedavisi yapılsa bile daha sonra tekrarlama riski oldukça yüksektir.Bağışıklık sistemi çöktüğü anda tekrar yakalayan bu cinsel hastalıkla alakalı size doğal tedavi yöntemlerinden bahsedeceğiz. İşte genital uçuğa evde uygulayabileceğiniz doğal tedavi yöntemleri…


Sarımsak yöntemi

Sarımsakta bulunan allicin ve yüksek miktarda antioksidan, uçuğa neden olan virüsle savaşmaya yardımcı olur. C vitamini bakımından da zengin olan sarımsak, virüslerle savaşan doğal bir madde olan interferon üretimini tetikler.Ezdiğiniz sarımsağı problemli bölgeye sürüp 15 dakika bekletin. İlk başta yanma olabilir ancaksonra azaldığı bilinmektedir. Yeterince beklettikten sonra ılık suyla yıkayın. Günde 2 kez tekrarlayabilirsiniz.

Nim yaprağı yöntemi

Nim bitkisi ağrı ve kaşıntıyı azaltarak bağışıklık sistemini güçlendirmeye yardımcı olmaktadır.  Bir avuç Nim yaprağını yıkadıktan sonra havanda dövüp problemli bölgeye sürün. En az 30 dakika beklettikten sonra ılık suyla yıkayın. Günde birkaç kez tekrarlayın.

Karbonat yöntemi

Karbonat yöntemi eski zamanlardan beri insanlar tarafından kullanılan doğal yöntemler arasında yer almaktadır.  Vücutta oluşan yaraları kurutarak iyileştirme özelliği olan karbonatın faydasını genital uçuk tedavisinde de görebiliyoruz.Pamuğu karbonata da batırdıktan sonra yaranın üzerine sürün. Yara karbonatla kaplandıktan sonra 1 saat bekleyip ılık suyla yıkayın. Günde 2 kez tekrarlayabilirsiniz,

Buz yöntemi

Genital uçukta kaşıntı ve ağrı olmaktadır. Bu nedenden dolayı soğuk kompres yönteminin iyi geldiği bilinmektedir. İnce bir havluya buz sarıp doğrudan uçuk olan bölgeye koyun ve 10 dakika bekletin.Ara ara kaldırıp birkaç dakika bekletebilirsiniz. 3-4 saatte bir tekrarlayın. Ancak her seferinde yeni buz kullanmanız gerekmektedir.Not: Vermiş olduğumuz yöntemler alternatif tıp yöntemleridir. Herhangi bir yan etki görülmesine karşı bir uzmana danışmanız gerekir.

c387b2529a5b44d0bd79c187a9d69bfd

Düğün telaşının ilişkiye zarar vermesi nasıl önlenir?

Çift ve Aile Terapisti Duygu Başak Gürtekin, "Abartılı düğünler, gelinlere damadı unutturan telaşlı kutlamalar ve sosyal medya etkisi evliliğe önemli derecede zarar veriyor" dedi.

Havalar ısındı, düğün sezonu açıldı. Çiftleri, en çok da gelinleri büyük bir telaş sardı. Ancak, sonsuzluğa uzanma umuduyla başlayan ilişkilerin boşanma ile sonuçlanabildiğini belirten Çift ve Aile Terapisti Duygu Başak Gürtekin, özellikle gelinleri uyardı. Düğün telaşının ilişkiyi zedeleyebileceğine dikkat çeken Çift ve Aile Terapisti Duygu Başak Gürtekin, "Evlilik sürecinde sevdiğiniz adamı ve aşka atılan kavuşma adımlarını unutarak kapıldığımız düğün telaşları ilişkilerinizi zedeleyebilir.

Evlilik kararını neden aldığımızı ve aşkı bize daha derin, yakın ve özenli yaşatacağına inandığımız bu birlikteliklere neden başladığımızı unutmamak, yol arkadaşlıklarının en büyük kurtarıcısı" diye konuştu.

"Önce ne istediğinizi bilmeniz gerekir"

Evliliği, içinde renkleri, hoş kokuları, çeşitliliği ve farklılıkları barındıran, saygı toprağında yetişmiş bir sevgi buketi olarak tanımlayan Başak Gürtekin, "Tam da bu nedenle; ne aşk, ne saygı, ne benzerlikler ne de farklılıklar evliliği sürdürmek için tek başına yeterli değildir. İhtiyacımız olan kendimizi bilmek, istek ve arzularımız tanımlamak, partnerimize ilişkisel ihtiyaçlar konusunda açık olmaktır. Onu duymak ve anlamak için çaba göstermektir. Ancak böyle bir diyalog bizlere aşktan daha fazlasını ve gerçekten ihtiyacımız olanları sunabilir. Kendisini güvenle ifade eden bir birey, partnerine de aynı alanı sunarak, onu yakından tanıma şansı yakalar. Bu hem kendimizi hem de ilişkimizdeki ihtiyaç ve beklentileri karşılıklı bir şekilde anlaşılır kılar. Birbirimize ifade alanı açmak ve kendimizi içtenlikle anlatabilecek içsel özgürlüğü duyumsamak, çiftlerin en çok zorlandığı 'duyulmak ve anlaşılmak' ihtiyaçlarını duyulur ve anlaşılır kılar" ifadelerini kullandı.

"Diğerleri için kendi mutluluğunuzu bozmayın"

Çiftlerin evlilik tanımlarının her zaman aynı olmayabileceğinin altını çizen Başak Gürtekin, şöyle devam etti:

"İki kişinin zihinde yaratmış olduğu ilişki tanımı, evlilikten beklentileri, kültür anlayışı ve diğer tüm çevresel faktörler benzerlik içermeyebilir. Çiftler bu konularda farklılıklar olduğunu anladığı vakit, 'Acaba evliliğe uygun değil miyim?, Henüz doğru zaman gelmedi mi? Benim için doğru kişi kim?, Sadece aşk evlilik için yeterli mi?, Benim ihtiyacım olan ne?' sorularını kaygı dolu bir hızla akılların geçirmeye başlar. Oysa burada yapılan hata, yeteri kadar tanışmamış ve zihnimizdekileri karşı tarafa aktaramamış olmaktır. Kültürel ve yaşantısal faktörler, etkisi altında kalınan kuşaklararası hikayeler, toplumsal mitler ve zamanın ruhu gibi pek çok faktörden etkilenebilecek olan evlilik tanımı, çiftler arasında kendileri için ne anlama geldiği açısından çok net bir şekilde ifade edilmeyi hak eder.

Diyalogdan ve saygıdan uzaklaşmadan, tüm farklılıkları ve zorlukları konuşabilecek bir alan açmak, kapsayıcı ve sıcak bir sevgi dili ihtiyacını doğurur. Bu ihtiyacın en temel kaynağında karşılıklı aşk ve iletişim istekliliği yatar. Aşk, üretken, yaratıcı, devingen ve duygusal bir süreçtir, bizler de bu duyguları yüceltmek ve daim kılmak adına yol arkadaşı olmak isteriz. Yaşadığımız coğrafyada, kültürel olarak bu ilişkileri evlilikle ve kutlamalarla taçlandırmayı seçeriz. Fakat günümüzde bu kutlamaların çift olmayı unutturacak kadar önemli, gelinlerin damatları duyamayacak kadar telaşlı evlilik hikayelerine dönüştüğünü görmeye başladık."

Sosyal medyanın ilişkilere etkisi

Popüler kültürün yaratmış olduğu beğenilme arzusu ve sosyal medya etkisinin ilişkileri zedeleyebileceğine dikkat çeken Gürtekin, "İlişkilerde; çift olmak, eş olmak, anne olmak, aşık olmak, evlenmek gibi ilişkisel değerlerin anlamını değiştirmeye başladı. Abartılı düğünler, gelinlere damadı unutturan telaşlı kutlamalar ve sosyal medya etkisi evliliğe önemli derecede zarar veriyor.

Bu alanda yapılan araştırmalar, sosyal medya etkisinin çiftleri olumsuz yönde etkilediğini, aldatma, kıskançlık, ikili diyalogda yoksunluk gibi sebeplerle ilişkileri sonlandırmaya zemin hazırladığını söylüyor. Bir başka açıdan, çiftlerle çalışırken terapi odası bizlere aslında ilişkilerin bu zehirli sosyal medya etkisiyle daha en başlarda tanıştığını ve bunu zihinlerinde yaratıkları 'ideal çift' fantezisini dış gerçekliğe taşıma kaygısıyla yaşamaya başladıklarını gösteriyor. Bu amaca farkında olmadan hizmet eden çiftler, gerçek olmayan fakat ideal olanı, güncel olarak takip etmeye ve yaşamaya başlıyor" değerlendirmesinde bulundu.

"Sanal olanı değil gerçeği tercih edin"

Tüm sanal etkilerden ayrışmanın çiftlerin elinde olduğunu ifade eden Çift ve Aile Terapisti Duygu Başak Gürtekin, şu tavsiyelerde bulundu:

"Bazı sosyal medya araçları, bizlerin yaşamını biçimlendirmeye etki edecek ve sahip olma, daha iyisi olma, diğerleri için ve en üzücü yanıyla anlatmak için yaşama duygularına teşvik edecek güce erişmiş durumda. Bu noktada, 'Peki çiftler ve her gün yüzlerce prodüksiyon düğünü ve ilişkiyi 'keşfetinde' görmeye maruz kalan gelin adayları 'kendilerini bu sanal etkiden nasıl koruyacak?' sorusu akla geliyor. Oysa, kendimizi tüm bu sanal etkilerden ve 'olması gereken, dayatılan ve yapılması beklenen' tüm olgulardan, ailelerin, arkadaşların, davetlilerin neler düşündüğünden ayrıştırmak bizim elimizde. Kendi gerçekliğimizi, aşkımızı, sıcacık ilişkisel dünyamızı hatırlamayı seçmek, partnerimizle yakın temasta olmak, ihmal yerine özene, diğerlerine değil de kendimize yönelmek, belki de huzurumuz için yaşamın bize sunduğu en büyük hediye. Tam da bu nedenle, modern dünya algısının dayattığı sanal ve yapılandırılmış olan yerine, gerçek ve otantik olanı seçmek, kendimizle ve aşkla kucaklaştığımız anlar yaratmak, bize ne istediğimizi ve beklediğimizi hatırlatan farkındalığı kendimize yakın tutmak, ilişkimiz ve mutluluğumuz için en büyük kurtarıcılar olabilir."

fe6ef4495c0e48628b6248ba891cfbc0